Bir tarafta; Mat siyah renkte bir Ferrari GG50, eskort misali açıyor yolu...
Diğer yanda; Kaplamalı Neoplan Starliner otobüs, tasarımından mı bilinmez, boynu bükük ilerlemeye çalışıyor kalabalık sokakta...
Bir gün öncesinde, yüzlerinde aynı heyecanı paylaşanlar, güneş batıp yeniden doğduğunda, farklı hülyalarda raks ediyorlar. Çok değil, bir gün öncesinde sıkılmış bir yumruk gibi duran kalpler, bir gün sonrasında farklı ritimlerde atmaya başlıyorlar.
Onlar için çok şey söylendi; bir taraf soyunma odası baskınlarıyla anıldı, diğer yanda psikolojik baskı taaruzu senaryoları... Bir taraf divan kurulu üyesi rakip takım başkanı yüzünden sıkıştı, diğer yanda eski başkan, spordan sorumlu bakan... Bir taraf başbakanın tuttuğu takım, diğer taraf coğrafyasının takımı... Bir tarafta kıl, diğer tarafta yün...
Sonuçta iki ayrı dünyanın, iki ayrı güruhun, iki ayrı hayatın biri galip gelecekti ve öyle oldu. Mücadele ediyorsa insanlar, çabalıyorsa, elbette karşılığını almak içindir, ter döküyorsa alnından ya da beyninden, meyvesini görmek içindir, gördüler, hepsi gördü.
Sabahtan başlayan koşuşturma, öğleden sonra açık hava otobüsüne, akşam stadyuma taşındı, hakettikleri mutluluğu yaşadılar...
Akşamdan başlayan hüzün, gece havaalanında, kaybetmiş ama gönül vermiş, saygı duymuş, herşeyden öte sevmiş binlerce yüreğin yüzündeki hırsa, gece yatağa uzandıklarında, vuku bulması mümkün olmayan bir uyku girişimine taşındı...
"Tatsız geçen ilkbahar mevsimi gibiydi bir taraf, diğer yanda tüm canlılığıyla bir anda beliren yaz..."

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder